Daha çok alan, daha az eşya, daha sakin yaşam. Minimalizm giyim, alışveriş, ev dekorasyonu ve sosyal yaşama kadar hayatımızın her alanında. Günümüzdeki tüketim toplumunun tam tersi bir ideoloji sunan minimalizm son dönemlerde oldukça revaçta olan bir akım.

Minimalizm kökeni 1960'lara kadar uzanan resim, mimari ve müzik alanında sadeliği ve nesnelliğin ön plana çıktığı bir sanat akımı. Geleneksel Japon evlerinden esinlenen ve zen felsefesinden ilham alan minimalizm, günümüzde de geçerliliğini korumakla beraber son dönemde hayat tarzı olarak ön plana çıkıyor.

Minimalizm kelimesi Fransızca 'minimal' kelimesinden türetilmiştir. Kelime anlam olarak bir şey için gerekli olan en az miktar demektir.

Minimalizmin renk paletleri nötr tonlardan oluşur. Beyaz, siyah, bej, gri gibi mekanı geniş ve ferah gösterecek tonlar kullanılır.

Minimalist ev dekorasyonu, sadelik ve işlevselliği ön planda tutan bir yaklaşımı ifade eder. Mobilyaların ve aksesuarların gereksiz olmaması ve aynı zamanda depolama alanları gibi işlevsel özelliklere sahip olmaları önemlidir. Bu konseptte aydınlatma da oldukça kritiktir.

Minimalist yaşam anlayışı, sade mobilya tasarımları ve nötr renk paletleri ile özdeşleşmiştir. Bu anlayış sadece az sayıda eşya ve beyaz duvarlarla sınırlı kalmaz. Asıl hedef, sadece ihtiyaç duyulan, kullanışlı ve estetik eşyaları evde bulundurmaktır. “Sadelik mükemmelliğin en sofistike formudur.” diyen Leonardo da Vinci’nin sözlerini hatırlayın. Fazlalıklardan arındırılmış yalın bir düzen için dekorasyon kurgunuzda toprak tonları, beyaz ve bej renkleriyle nötr bir skala yakalayarak  yaşam alanı daha az karmaşık, daha huzurlu ve daha çekici bir hal alabilir.

Minimalist bir yaşam tarzı benimseyenler için, ev dekorasyonunda geleneksel ağır eşyaların yerine zarif ve kullanışlı ürünleri tercih etmek önemlidir. Bu konsepte uygun olarak, az sayıda renk uyumlu aksesuar ve tek renkli mobilyalar arasından seçim yapabilirsiniz. Bu şekilde, minimalizmin getirdiği sade ve ferah bir ortamı oluşturabilirsiniz.